Nerede kalmıştık?..
Yazar Av.Kadir Daylık   
Cumartesi, 16 Aralık 2006

29 Ekim 1981. O günden bu güne çeyrek asır geçmiş… “Her Yönüyle Akamas’ın Şehri, Şuhut” kitabı bu hafta elime geçince bir çırpıda okudum. Bir haftadır kendi kendime tekrarlıyorum; çeyrek asır, çeyrek asır, çeyrek asır…

Kitabın yazarları’ndan Öğretmen Musa Seyirci’nin bizlerden bir isteği, bir dileği var. Tarih karşısında utanmamak için, mutlaka yerine getirmemiz gerekiyor. Kitabını Halikarnas Balıkçısı’na ve Süleyman H. Gönçer’e sunan Musa Seyirci bakın ne diyor;

“Neden Şuhut Tarihi? Afyon Müze Müdürlüğü Şuhut Merkezinde saptama-belgeleme çalışmaları yapmak için bir ekip oluşturdu. Oluşturulan ekip üyelerinden birisi de bendim. Ekip üyesi Arkeolog arkadaşlarım ‘biz saptama-belgeleme çalışmaları yaparken, sen de Şuhut’un özlü bir tarihini yaz’ dediler. Bunun üzerine kaynak derleme çalışmalarına başladım. Bu derleme çalışmaları sırasında daha önce gazetecilik yapan ve Şuhut’un tarihi ile ilgilenen Avukat Refik Başyılmaz’la tanıştık. O, ‘çalışmaları geniş tutalım ve kitap haline getirelim’ dedi. Başyılmaz’ın önerisi doğrultusunda beraberce çalışmalara giriştik. Konumuz içine girdikçe gördük ki, Anadolu’nun bu soylu toprakları büyük bir uygarlık merkezi. Tarih hem çok eski, hem çok yeni. Çok eski; Synnada (Hisar) Höyüğü’nde yapılan satıh araştırmaları, Şuhut’un tarihini M.Ö. 3500-3000’lere götürüyor. Yine Roma döneminde bir başkent ve uygarlık merkezi. Bu dönemde yirmi iki şehre başkentlik yapıyor. Çok yeni; Atatürk ‘Ulusal Kurtuluş Savaşı’nın’ tarihsel bir kararını burada (Şuhut Hacı Veli Evi’nde) veriyor ve sömürgen güçlere ilk darbeyi Şuhut’a yakın olan Kocatepe’de indiriyor. 

Yine, Yüce Atatürk, Kocatepe’de sömürgen güçlere indirdiği darbeyi Çal köydeki ünlü komutuyla tamamlıyordu. ‘Ordular, İlk Hedefiniz Akdeniz’dir, İleri!’ Bir bakıma kültür önderi Atatürk, bu komutuyla Akdeniz’in ve Akdeniz Uygarlığı’nın geçmişten bu yana bizim olduğunu vurgulamak istiyordu.

‘Geçmişleri olmayan insanlar geleceklerini yaratamazlar, belirleyemezler’ Şuhut’lular bu konuda ne denli öğünseler yeridir. Köklü ve soylu bir geçmişleri var. Bir bakıma; Şuhut insanının tarihi, Şuhut’un tarihidir. Bazı tarihçilerin öne sürdüğü gibi Anadolu’nun tarihi 1071 ile başlamaz. Böyle bir davranış, kendimizi gurbette sanmaktır. Şuhut’un tarihini işlerken de göreceğiz: Anadolu’yu Roma’sından, Moğollarına, Bizanslılara varasıya dek birçok devletler fethetmişler, bugün ise hiç birisi yok ortada. 

Anadolu birçok devletleri, uygarlıkları kendi içinde eriterek geldi bu güne. Ve bizler 1071’lerde bu soylu toprakların üzerine geldik, fakat o günden bu yana hem erittik, hem eritildik. Sözün özü biz Anadolu’laştık. Anadolu Türkleşti… Kültür Kumaşı çok zengin olan soylu bir toprağın ve büyük bir uygarlık oluşumunun çocuklarıyız bu gün. Köklü bir uygarlık oluşumun çocukları olarak bize düşen ise ‘Anadolu Tarihi’ni kendi ayakları üzerine oturtmaktır’ Bunun için de kültürel kopartmalar yapmadan, ulusal bir kültür sentezine varmak için, yaşadığımız çağın toplumsal gerçeklerini ve karakteristik yapısını göz önüne alarak, tutarlı ve bilinçli bir gözle bu günden düne giderek gerçek Anadolu Tarihi’ni ortaya koymalıyız. İşte o zaman, genelde Anadolu’nun Tarihi, özelde Şuhut’un Tarihi kendi ayakları üzerine oturtulmuş olur. Bazı tarihçilerin yaptığı gibi Anadolu’da Türk’ün Tarihi’ni 1071’le başlatırsak Anadolu’nun Tarihi’ni giderek Türk’ün Tarihi’ni belinden kesmiş oluruz.

Biz burada Yüce Atatürk’ün Afet İnan’a yazdırdığı notlarda da değindiği gibi Anadolu Uygarlığı’nı, giderek Şuhut’un Uygarlığı’nı bütün olarak görmeğe çalıştık. Ama tamı tamına yaptık diye bir savımız yok. Amacımız, daha sonra köklü bir araştırma yapacaklara ışık tutmak, öğrencilere, öğretmenlere, geçmişini öğrenmek isteyen Şuhut’lulara yardımcı olmaktır. 

Bu çalışmanın içine bizi iten ve yardımlarını esirgemeyen Afyon Müzesi Müdürü Ahmet Topbaş’a, Arkeolog Saadet Özgündüz’e, Arkeolog Ahmet İlaslı’ya, elindeki bilgileri veren Mustafa Rüştü Timurtaş’a, Şuhut İlköğretim Müdürü H.Hüseyin Çınar’a, Şuhut’un Kel Berberi ve Halk Bilgini Ali Köksal’a, yazma işlerinde yardımcı olan Saadettin Koşar’a, Yakup Bozdemir’e, Halime Binbaş’a, Meral Akagündüz’e Öznur Pamuk’a ve Hazer Matbaası ilgililerine yardımlarından dolayı sağolun deriz.

Çalışmalarımızın, daha kapsamlı bir Şuhut Tarihi yazılmasına önayak olması dilekleriyle…"

Musa Seyirci – Öğretmen – 29 Ekim 1981 - Afyon

Evet; çeyrek asır önce Öğretmen Musa Seyirci, Avukat Refik Başyılmaz’la beraber derlemiş, toplamış ve bir kitap oluşturmuş, sonra da daha kapsamlı bir Şuhut Tarihi’nin yazılmasını dilemiş. Tarih karşısında utanmamak için borcumuz var; biz ne yaptık çeyrek asırdır? Nerede kalmıştık? Haydi!