Hoş geldin, AYTAM!
Yazar Av. Yıldız Daylık   
Cuma, 19 Ocak 2007

Sayın Av. Halit Akın ve grubun değerli üyeleri;

Halit Bey’in aşağıda yer alan yazısını okuduğumda “işte tam da bu!”  demiştim. Ben doğuştan Afyonkarahisar’lı değilim; anam babam köklerim de değil. Bu nedenle yazıda şöyle bir anılan, sadece başlıkları sıralanan olayları bilmem. Ama bu yazıyı okuyunca kendi çocukluğum-İstanbul’da geçen- aklıma geldi; uzakta kalmış belki de hiç olmamış gibi bir yerlerde saklanıp kalmış birçok anım tazelendi. Dilime damağıma hoş bir tat verdi böylesine.

Peki dedim kendi kendime, Afyon’da doğmuş ya da bir süre yaşamış hatta hiç orada yaşamamış bile olsa Anasından atasından bunları dinlemiş bu kadar dostumuzun aklına hiç mi bir şey getirmedi bu cümleler. Hani beylik deyimle gönlünün telini titretip dilinin ucuna kadar kelimeleri getirip yüzünde hafiften bir tebessüm yaratmadı mı?

Elbette ki onları da coşturmuş ve bugünden alıp o günlere taşıyıvermiştir. Peki, neden anılar kopup gelmedi hafızalardan?

Bir komşu kızının düğünü, bir büyük ninenin vefat mevlidi, bir ramazan akşamının iftar saati, bir bayram sabahının el öpmesi, fırından alınan sıcacık ekmeğin kokusuna dayanamayıp ucundan kopara kopara eve gitmeler, ninenin anlattığı masallar, kınada söylenen türküler, oynanan oyunlar, kırılan oyuncaklar, ilkokullar, ortaokullar(bu bile tarih oldu artık),liseler… Neler olmadı ki neler?

AYTAM’ın hedeflerinden biri Afyonkarahisar’ın sözlü tarihini oluşturmak, insanların hafızalarında kalan önceki yıllardaki Afyonkarahisar’ı şimdiki zihinlerde “Dil” ile canlandırmak.

Aklımızdaki bize ait anılar önemli gelmiyor bize. Aman canım bu zaten pek de önemli değil deyip geçiyoruz belki de ama siz bir de o ortamı hiç yaşamamış olanların gözüyle baktınız mı o anılara?

Halit Bey’in akranları ve birlikte o günleri yaşamış kişiler için de O’nun anlattıkları pek cazip olmayabilir. Ama benim için (belki sizler için de) çok ilginç ve yaşamın küçük bir kesiti hakkında güzel bilgilerle doluydu.

Sonraki kuşaklar da sizlerin yaşadığınız Afyonkarahisar’da yaşamadılar.  O dönemi o hayatı tanımayacaklar. Eğer anlatılmazsa! Tanımak isteseler de ucundan kıyısından minik kırıntılarla yetinmek zorunda kalacaklar, ulaşamayacaklar. Eğer anlatılmazsa!

Kendi anılarımı yazayım diyeceğim ama ben İstanbul çocuğuyum ve Afyon’la ilgili anılarımın başlangıcı da 20 yıl öncesine ait. (kısa süreli seyahatlerden toplandığı kadarıyla üstelik) Çok bir şey yok yani AYTAM amacına uygun. Olanlar da Kadir Daylık ve ailesiyle ortak ve sürekli bültenlerle sayfalara sık sık taşınıyor.

Dilerim ki, sevgili dostlarımız Halit Bey’in açtığı güzel yoldan geçerek buket buket anı demetleri yollarlar hepimize.

Dilerim ki, Halit Bey de tattırdığı bal lezzetindeki başlangıçları derinleştirir, koyu bir sohbete dönüştürür.

Hepiniz sağlıcakla kalın.

Yıldız Daylık

_____

 

Hoş geldin AYTAM,

Yılların eskitemediği Afyonkarahisar üzerine bir güneş doğdu; AYTAM.

Bende aklımdan geçenleri AYTAM’da bulduğum için çok mutlu oldum. Emekli bir hâkim olarak Türkiye’nin çeşitli il ve ilçelerinde görev yaparken Afyonluları arayıp buldum. Ancak bir çatı altında toplamak düşüncemi hayata geçiremedim. Simdi Afyondaki evimiz gözümün önüne geldi ve halen de aynı özellik ve güzellikte olduğunu gecen hafta yolda karsılaştığım Eski Afyon Valisi Sayın Muzaffer Dilek’ten duyunca daha da mutlu oldum. Evimiz Vali Konağının arkasında Yeşil Yol üzerinde ve halen de o cadde üzerinde iki katlı tek ev olarak durmaktadır. Yine Sayın validen öğrendiğim şekliyle daha önce ailece İmam Hatip Lisesi Yaptırma Deneğine yıllarca önce bağışlanan bu ev tahminime göre amacına uygun kullanılmadığından bu güne kadar gelmiş ve tarihi ev statüsü ile Anıtlar Kurulunca tescili yapılmış. Cumhuriyetin ilk yıllarında yapılan iki katlı modern bir Afyon evi olup yakın bir gelecekte ne amaçla kullanıldığını görmek için ziyaret etmeyi düşünüyorum.

Şimdi gözümün önünden geçenleri sıralarsam;

Çarşının içinden geçen manda sürüsünün Kâhil Mahallesindeki Kebapçı Sokağa gidişi,

Afyonda ilk pastanenin açılışı ve prenses pastasının kapışılması,

Her yıl yapılan Kurtuluş törenlerindeki fener alayları ve Tak-ı Zafer süslemeleri,

19 Mayıs törenlerinde halkın ilgisi ve Beyaz Çadırdan yapılan kapalı tribünler,

Her mahalledeki mahalle fırının d a kadınların börek karşılığı pişirdiği tepsi tepsi ağzı açık ve bükmeler,

İkbal lokantasında yediğimiz dönerler,

Kadınana ilkokulu ve okulun müdürü sonradan DP Milletvekili olan Orhan Dengiz,

Çocuk Esirgeme Kurumu sakinlerinin kahverengi aba kumaştan yapılı paltolarla okula gelişleri,

Müjgan ve Selman,

Haşhaş tarlalarının çapalanmasında çıkan marul gibi yediğimiz haşhaşlar,

Dahası var ama sayfalar yetmeyecek…

Bundan sonraki buluşmaya kadar herkese mutlu yıllar, mutlu bayramlar

Avukat Halit Akın